“Sokak” Köpekleri Sokakları mı Hak Ediyor?

Bi' Dost Bi' Can
3 min readMay 6, 2022

--

Photo by Lauren Kay on Unsplash

2022 başladığından bu yana ne yazık ki ülkemizde gündemin ana konularından biri “sokak köpekleri” oldu. Ve yine ne yazık ki yapıcı davranmaktan uzak iki kutbun arasında bulduk kendimizi. İki taraf da kendisinin kurban diğerinin katil olduğunu iddia etti. Bu yüzden ortada bir çözüm varsa da biz o sırada birbirimizi yemekle meşgul olduğumuzdan; daha fazla köpek ve insan zarar görmeye devam etti. Halbuki nefret ve kin beslemeden herkesi tatmin edecek çözümleri yapıcı eleştirilerle bulabilirdik.

Merhamet, çoğu zaman bizler için iyi bir tetikleyici olabiliyor. Bu denklemde ise merhametiniz sokak köpeklerineyse, insanların ve insan yavrularının gördüğü zararı göz ardı edebiliyorsunuz. Aynı şekilde; eğer insanlara ve insanların en zayıf halkası olan çocuklara duyduğunuz merhamet ağır basıyorsa da hayvanların haklarını hiçe sayıyor olabilirsiniz. Aslında merhamet duygumuzu daha kapsayıcı hale getirmenin atılacak ilk adım olduğunu düşünmek yanlış değil. Zarar gören tarafların sandığımızdan fazla olduğunu görmek daha derinden bir anlayış geliştirmemizi kolaylaştırabilir. Olan biten için “ hayvansever ” gruplardan ve onların sokak hayvanlarının yaşam koşullarını iyileştirmek için yaptıkları besleme vb. işlerden hesap sormak canice bir bakış açısı. Elbette hiçbir insanın kazandığı paranın bir kısmını sokak hayvanlarına yardım için kullanmak gibi bir yükümlülüğü yok ancak bir şeyler yapmak isteyenleri suçladığınızda problemin bir parçası haline geliyorsunuz. Yoksa hepimiz sokak köpeklerini insanlardan uzak tuttuğumuz bir dünyayı tercih ederdik, değil mi? Bunu istemedeki motivasyonunuz insanları korumak da olabilir köpekleri de. Hangi kutuptan olursa olsun, empati yapabilen her birey köpeklerin sokaklara ait olmadığını ve orada sürdükleri yaşamın köpeklerin kendisi için de acı verici olduğunu bilir.

Doğaya hükmedebiliyor ve kendi kullanımımıza uygun hale getirebiliyor oluşumuzu, yaşama saygı duymak gibi en temel prensipleri ihlal etmeye haklı gerekçe olarak gösteremeyiz. Çünkü inşa ettiğimiz şehirlerde bir anlamda onları yaşamaya mecbur bırakan biziz. Günün sonunda bundan zarar gördüğünü söyleyen de biziz. İş yine insan iradesine kalıyor. İnsan ve vahşi hayvan yaşamı arasında bizzat bizim sebep olduğumuz bu dengesizliği kıyım ve katliamla çözmeyi meşru kılarsak; yeri geldiğinde insanlar arasındaki anlaşmazlığı da “medenice” çözeceğimizin garantisini bize kim verebilir? Bakınız, buradaki bu söylem çok iddialı geliyor olabilir. Ancak işin içine birçok farklı faktörün bu denli karıştığı durumlarda gerçekten uzun vadeli düşünmek gerekir. Çünkü meşruiyet kazandırdığımız her eylemin ucu bir gün başka şekilde bizlere zarar verebilir.

Bunun yanında; köpeklerin sağlıklı ve korunaklı barınaklarda yaşaması herkesi tatmin ederdi, değil mi? Buna iki taraftan gelebilecek farklı çürütmeler elbette var. İlk olarak “ Sokak köpekleri sokaklarda yaşasın onlar bizim canımız.” şeklinde bir tezi çürütmek, insanların ve köpeklerin yaşadığı sıkıntılar göz önünde bulundurulunca zor olmasa gerek. Bundan başka, çözümün bizde olduğunu fark edip tasarılar sunmaya çalışınca da olaya negatif yönden bakanlar bu sefer maliyeti bahane ediyor. İnsanlar burada “ Ben buna vergi ödemek zorunda mıyım? ” sorusunu sorabiliyor. Ama burada şunu düşünmeliyiz: Doğrudan sorumlu olmadığımız şeyler bizi sandığımızdan daha fazla ilgilendiriyor olabilir mi? Çünkü en başta dediğimiz gibi merhamet güçlü bir tetikleyicidir. Kendi tecrübeleriniz ile ilintili olarak bu merhameti herhangi bir şeye yönlendiriyor olabilirsiniz. İnsanlar, hayvanlar ve tüm türler için hem biyolojik hem vicdani olarak dengeli sistemler için çabalamak da bu gezegende en çok değiştirme kudretine sahip olan bizlere kalmakta.

Bir yerde net olmak gerekirse; ortadaki mağduriyet, ne insandan ne de iddia edildiği üzere akılalmaz derecede vahşi içgüdüleri olan köpeklerden kaynaklanıyor. Kurduğumuz sistemin uzun vadedeki birtakım açıkları bunlar. Bunun nasıl çözüleceği ile ilgili adım adım bilgi sunmak, bu yazının sorumluluğu olmasa gerek. Çünkü bunu ancak birlikte yapıcı bir şekilde düşünerek bulabiliriz. Sağlıcakla!

Bu yazı Sera Kunaç tarafından kaleme alınmıştır.

--

--

Bi' Dost Bi' Can

Sahipsiz hayvanların refahını artırmak ve toplumu hayvan hakları konusunda bilinçlendirmek için kurulan gönüllü bir topluluğuz 🙌🏻🐾